TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ
SERİ NO: 442
Bilindiği gibi, 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş
ve anılan Kanunun bazı maddelerinin uygulamasına ilişkin olarak 437 Seri No.lu
Tahsilat Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.
19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun bazı
maddelerinde değişiklik yapılmıştır.
5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunda
yapılan değişiklik neticesinde idari para cezalarının uygulamasına yönelik
aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüş ve uygulamanın tek bir
tebliğde düzenlenmesi amacıyla 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan
açıklamaların ilgili bölümleri de bu tebliğe alınmıştır.
I - KABAHATLER KANUNU KAPSAMINA GİREN
İDARİ PARA CEZALARI
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2 nci
maddesi ile Kabahat; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını
öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmış, 16 ncı maddesi ile de kabahatler
karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar; idari para cezası ve idari
tedbirler olarak tasnif edilmiştir. Anılan madde idari tedbirleri mülkiyetin
kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak
tanımlamıştır.
5560 sayılı Kanunun 31 inci maddesi ile
5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiş ve madde metni;
“(1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı
kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması
halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para
cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller
hakkında,
uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yapılan düzenleme ile 5326 sayılı
Kabahatler Kanununun genel kanun olma niteliği korunmakta, sadece idari para
cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda belirlenmiş olan kanun yollarının
uygulanması saklı tutulmaktadır. Dolayısıyla, idari para cezalarının
düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel bir düzenleme bulunması
halinde bu hükümler uygulanacaktır.
Buna göre, 5326 sayılı Kanunun kanun
yolu dışındaki diğer genel hükümleri tüm idari para cezaları hakkında
uygulanacak, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna
ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmaması halinde 5326 sayılı Kanunun idari
yaptırım kararlarına karşı getirdiği kanun yoluna ilişkin hükümleri de
uygulanacaktır.
Bu itibarla, idari yaptırım kararlarında
bulunması gereken hususlar, kararların ilgililere tebliğ usulü, özel kanununda
hüküm bulunmaması koşuluyla idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna
ilişkin hükümler (başvuru yolu ve süresi, itiraz yolu ve süresi), ödeme usulü,
zamanaşımı, idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri gibi
düzenlemeler genel hükümler olup, ilgili Kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi
Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Diğer taraftan, 5326 sayılı Kanun
hükümlerine aykırı hükümler getiren yeni Kanunların yürürlüğe girmesi halinde,
yeni kanunla getirilmiş olan hükümlerin uygulanacağı tabiidir.
1/6/2005 tarihinden önce işlenen
kabahatler ile ilgili olarak bu tarihten sonra alınan idari yaptırım kararları
sonucunda verilen idari para cezaları hakkında 5326 sayılı Kanun hükümleri
uygulanacaktır.
II - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE
YETKİLİ OLAN KAMU TÜZEL KİŞİLERİ
5326 sayılı Kanuna göre cezalandırılması
öngörülen fiillerin tespitini ve ceza verilmesini gerçekleştiren kamu tüzel
kişileri ile bunların organlarının, haksızlığı tespit etme ve ceza verme
yetkileri kanunlardan kaynaklanmaktadır.
Kamu tüzel kişileri, görevleri gereği
verecekleri idari para cezalarının uygulamasını, 5326 sayılı Kanunda yer alan
genel esaslara bağlı kalarak yapacaklardır.
Kamu tüzel kişilerinin görev alanları
dikkate alınarak aşağıdaki şekilde tasnif edilmesi mümkündür.
a) Devlet Tüzel Kişiliği: Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturan kamu
idareleri, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleridir. 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan
kamu idareleri Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturur.
b) İdari Kamu Kurumları: Devlet Tüzel Kişiliğinin öteden beri yürüttüğü
kimi hizmet ve faaliyetleri yerine getirmek üzere kanunla kurulmuş olan kamu
tüzel kişileridir. Bu kamu idareleri 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı
cetvelin (B) bölümünde yer alan özel bütçeli idarelerdir. Vakıflar Genel
Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü örnek olarak
verilebilir.
c) Mahalli İdareler: Mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere
kurulmuş olan mahalli idareler; il özel idareleri, belediyeler ve köylerden
oluşmaktadır.
d) İktisadi Kamu Kurumları: İktisadi alanda faaliyette bulunmak için
oluşturulan kamu tüzel kişileri, iktisadi kamu kurumları olup bu kurumlara T.C.
Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Boru Hatları
ile Petrol Taşıma A.Ş. örnek olarak verilebilir.
e) Sosyal Kamu Kurumları: Bu kurumlar, insanların sosyal haklarını ve
güvenliklerini karşılamak ve sağlamak üzere oluşturulmuş olan kamu tüzel
kişileridir. Bu kurumlar, 5018 sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve Sosyal Güvenlik Kurumudur.
f) Bilimsel Kamu Kurumları: Bu kurumlar, bilimsel, teknik ve kültürel
alanlarda faaliyette bulunmak üzere oluşturulmuş olan tüzel kişiliklerdir. Bu
kurumlara 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (A) bölümünde yer alan
özel bütçeli idareler örnek olarak gösterilebilir.
g) Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları: Bu kurumlar, belli
mesleklere mensup insanların zorunlu olarak katıldıkları ve bağlı oldukları tüzel
kişiliklerdir. Bu kurumlara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye
Barolar Birliği, Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Ziraat
Odaları Birliği örnek olarak gösterilebilir.
h) Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar: Serbest piyasa ekonomisinde
faaliyette bulunan işletmelerin, tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunması,
piyasanın düzenlenmesi, denetlenmesi, piyasanın rekabet esasları çerçevesinde
işler duruma getirilmesi ve bu çerçevede denetleyici ve gerekiyorsa yaptırımlar
uygulayıcı bağımsız idari nitelikli kuruluşlardır. Bu kurumlara, 5018 sayılı
Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu,
Telekomünikasyon Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Rekabet
Kurumu ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu
ile (III) sayılı cetvelde yer almayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Şeker
Kurumu örnek teşkil etmektedir.
Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği
tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile bu tasnifte yer almayan diğer kamu
tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi kanunla verilmiş olması
halinde, bu tüzel kişilerce verilecek idari para cezalarında 5326 sayılı
Kanunla getiren genel esaslara uyulması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun idari para cezası
verme yetkisini Cumhuriyet Savcılarına ve Mahkemelere de vermiş olup bu
merciiler tarafından verilen idari para cezaları hakkında da bu Tebliğde
yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
III - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE
YETKİLİ OLAN KAMU TÜZEL KİŞİLERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER
Kabahatler Kanunu uyarınca idari
yaptırım olarak idari para cezası uygulayan idarelerce aşağıdaki açıklamalara
göre işlem yapılacaktır.
A - İdari Yaptırım Kararlarında Yer
Alacak Bilgiler
5326 sayılı Kanunun 25 inci maddesine
göre idari yaptırım kararlarında;
a) Hakkında idari yaptırım kararı
verilen kişinin kimlik ve adresinin,
b) İdari yaptırım kararı verilmesini
gerektiren kabahat fiilinin,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata
yarayacak bütün delillerin,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu
görevlilerinin kimliğinin,
e) Fiilin işlendiği yer ve zamanın,
bulunması zorunludur.
İdari yaptırım kararında, söz konusu
bilgilerin yanı sıra idari para cezasının ödeme süresi, ödeme yeri, idari
yaptırım kararına karşı kanun yolu (mercii ve süresi), indirimli ödeme hakkı,
taksitlendirme talep etme hakkı, ödeme yapılmaması halinde uygulanacak
müeyyideler ile tebliğ tarihi bilgilerine yer verilmesi gerekmektedir.
İdari yaptırım kararlarına; kararın
ilgilisine huzurda tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması halinde
kararın verildiği esnada, 7201 sayılı Tebligat Kanunu
hükümlerine göre tebliğ edilmesi halinde de idarede kalan nüshalara tebligatı
müteakip tebliğ tarihi yazılacaktır.
İdari yaptırım kararının idarede kalan
nüshalarında, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihine de
yer verilecektir.
İdari yaptırım kararı uygulayan
idarelerce hakkında idari para cezası verilen kişinin T.C. kimlik
numarası/vergi kimlik numarası da kararda gösterilecektir.
İdari yaptırım kararlarını tutanak
tanzimi suretiyle uygulayan idarelerce düzenlenecek tutanaklarda, idari
yaptırım kararlarında bulunması gereken ve yukarıda açıklanan tüm bilgilere yer
verilmesi, tutanakların seri ve sıra numaralarının birbirini takip eder şekilde
bastırılması, görevli personele zimmetle teslim edilmesi, tutanakların iptal
edilmesi gerektiğinde, iptal işlemlerinin tutanağın üzeri çizilmek ve iptal
şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilmesi, tutanakların güvenliği konusunda
gerekli özenin gösterilmesi icap etmektedir.
B - İdari Yaptırım Kararlarının
Tebliğ Usulü
5326 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde,
“(1) İdari yaptırım kararı, 11.2.1959
tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ
edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii
ve süresi açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdari yaptırım kararının ilgili
gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça
belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine
ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması
istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir.
Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idari
yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir.” hükmü yer
almaktadır.
Bu hükme göre, idari yaptırım
kararlarının ilgililere yukarıda belirtilen tebliğ usulüne göre tebliğ edilmesi
zorunludur.
C - İdari Para Cezalarının
Kesinleşmesi
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla
değişik 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında “Genel Bütçeye gelir
kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar,
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil
dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından
verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı
takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre
kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından
verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları,
ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil
olunur.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, genel bütçeye gelir kaydedilmesi
gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil
edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesi
gerekmektedir.
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir
kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve
tahsilinde idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. Ancak,
bu idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümlerin
dikkate alınacağı tabiidir.
İdari yaptırım kararlarına karşı kanun
yoluna başvurulmaması veya kanun yoluna başvurulması halinde yargılama
aşamalarının son bulması neticesinde idari para cezalarının takip edilebilir
aşamaya gelmesi, idari para cezasının kesinleşmesidir.
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla
değişik 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü nedeniyle
idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin
düzenlemenin bulunması halinde, bu düzenlemelerin uygulanması gerektiğinden,
idari para cezalarının kesinleşmesi aşağıdaki şekilde olacaktır.
1) Kabahatler Kanununa Göre İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: 5326
sayılı Kanunun 27 ila 31 inci maddelerinde idari yaptırım kararlarına karşı
başvuru yolu, başvurunun incelenmesi, itiraz yolu, vazgeçme ve kabul ile masrafların
ve vekalet ücretinin ödenmesi hususları düzenlenmiştir.
Söz konusu hükümlere göre, idari
yaptırım kararları;
i) Kararın ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde
sulh ceza mahkemesine başvurulmadığı takdirde bu sürenin bitiminde,
ii) Kanuni süresinde sulh ceza mahkemesine başvurulması halinde,
- Sulh ceza mahkemesinin kararına itiraz
edilmemiş ise kararın taraflara tebliğini takip eden 7 nci günün bitiminde,
- 2.000,-YTL’ye kadar (bu tutar dahil)
idari para cezalarına ilişkin sulh ceza mahkemesinin karar tarihinde,
iii) Sulh ceza mahkemesi kararına ya da mahkemeler
tarafından verilen idari yaptırım kararlarına karşı ağır ceza mahkemesine
itiraz edilmesi halinde itiraz üzerine verilen karar tarihinde,
kesinleşmektedir.
iv) Kabahatler Kanunun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen;
- (6) numaralı fıkra ile soruşturma
konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım
kararı verilmesi ve kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilmesi halinde
idarî yaptırım kararına karşı başvurunun kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin
karara karşı yapılacak itirazı inceleyen itiraz merciinde inceleneceği hükme
bağlandığından,
- (7) numaralı fırka ile kovuşturma
konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım
kararı verilmesi ve fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına
karşı kanun yoluna gidilmesi halinde, idarî yaptırım kararına karşı itirazın da
beraat kararını inceleyen mercide inceleneceği hükme bağlandığından,
bu durumlarda kesinleşme kanun
yollarının tüketilmesine bağlı olarak belirlenecektir.
v) Kabahatler Kanununun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen (8)
numaralı fıkrasında ise idarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında
aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da
verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık
iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde
görüleceği düzenlenmiş olduğundan, bu kapsamdaki idari yaptırım kararları idari
yargılama sürecine bağlı olarak kesinleşecektir.
2) Kanun Yolu Saklı Tutulan Hallerde İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi:
İdari para cezasına yönelik Kabahatler Kanununun hükümleri dışında kanun yolu
öngörülmesi halinde, ilgili kanunlarında yer verilen kesinleşme nedenlerine
bağlı olarak idari para cezaları kesinleşecektir.
D - İdari Para Cezalarının Gelir
Kaydı ve Tahsili
Kabahatler Kanununun 5560
sayılı Kanun ile değişik 17 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında;
“(3) 10/12/2003 tarihli ve
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para
cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın
dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen
idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları
ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine
gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para
cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel
Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik
durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin
ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar
verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para
cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir
kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar,
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil
dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler
tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm
bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları
tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para
cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere
göre tahsil olunur.” hükmü yer almaktadır.
Söz konusu hükümlerin incelenmesinden de
görüleceği gibi, 5560 sayılı Kanunla idari para cezalarının gelir kaydedileceği
yer, tahsilata yetkili merci ve tahsil usulleri değiştirilmiş, belirtilen
unsurlar idari para cezaları itibarıyla farklı belirlenmiştir.
1 - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı
5560 sayılı Kanun ile 5326 sayılı
Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikle idari para cezalarının gelir
kaydının, idari para cezasını veren kamu idaresi ve bütçeler itibarıyla yapılacağı
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre;
- 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı
cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının
ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı
ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para
cezaları genel bütçeye,
- Sosyal güvenlik kurumları
ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine,
- Kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî
para cezaları, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, genel
bütçeye,
gelir kaydedilecektir.
2 - İdari Para Cezalarının Tahsil
Usulü ve Tahsile Yetkili Merci
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla
değişik 17 nci maddesinde idari para cezalarının tahsil usulü; idari para
cezasını veren kamu idaresi ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlara göre
belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre;
- Genel bütçeye gelir
kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, Maliye
Bakanlığınca belirlenecek tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine,
- Sosyal güvenlik kurumları
ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendileri
tarafından, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, 6183 sayılı
Kanun hükümlerine,
- Kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve;
a) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi
gerekmeyen idarî para cezaları kendileri tarafından, ilgili kanunlarında özel
hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere,
b) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi
gerekenler ise özel bir belirleme yapılmamış olması halinde Maliye Bakanlığınca
belirlenecek tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Kanun hükümlerine,
göre takip ve tahsil
edilecektir.
Genel hükümlere göre takip
ve tahsil edileceği belirtilmiş olan idari para cezaları süresinde ödenmediği
takdirde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre takip edilecektir.
Tebliğin bu bölümünün “3-
Ödeme Zamanı ve Yeri” alt bölümü, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil
edilecek idari para cezalarına yönelik açıklamaları içermektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas
Kanununa göre takip ve tahsil edilecek idari para cezalarında ise ilgili
mevzuat hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.
3 - Ödeme Zamanı ve Yeri
Ödeme Zamanı
5326 sayılı Kanunda idari para
cezalarının ödeme süresine ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu
husus dikkate alındığında, idari para cezalarının ödeme süresi, ilgili
kanunlarında düzenlenen hallerde bu sürelerdir.
İdari para cezalarının ilgili
kanunlarında ödeme zamanı gösterilmemiş ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37 nci maddesine göre ödeme süresinin tayini
gerekmektedir.
Buna göre, özel kanunlarında ödeme
süresi belirtilmemiş idari para cezalarının, Kabahatler Kanununun 26 ncı
maddesine göre ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde
ödenmesi gerektiğinden, idari yaptırım kararını veren kamu tüzel kişilerince
idari yaptırım kararlarında “ödemenin 1 ay içinde yapılması gerektiği” hususu belirtilecektir.
Ödeme Yeri
Tebliğin bu bölümünün “1- İdari Para
Cezalarının Gelir Kaydı” başlıklı alt bölümünde idari para cezalarının gelir
kaydedileceği kamu idareleri belirlenmiştir. İdari para cezalarının ödeme yeri
de gelir kaydedilecek kamu idaresine göre farklılık göstermektedir.
Bu bölümde yapılan açıklamalar genel
bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezalarının ödeme yerini belirlemekte
olup, genel bütçeye gelir kaydedilmeyecek idari para cezalarının ödeme yeri ise
ilgili mevzuatına göre belirlenecektir.
Bu itibarla, genel bütçeye gelir
kaydedilecek idari para cezalarının, idari yaptırım kararlarının
kesinleşmesinden önce ve sonra olmak üzere ödeme yeri aşağıda belirtilmiştir.
a) İdari Yaptırım Kararlarının
Kesinleşmesinden Önce Ödeme Yeri
İdari yaptırım kararı veren idareler;
idari para cezalarını, kanuni ödeme süresi içinde ya da idari yaptırım
kararlarının kesinleşmesinden önce ödemek isteyen kişilerden tahsil edecek ve
tahsil ettiği tutarları Hazine hesaplarına aktaracaktır.
İdari yaptırım kararları genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri tarafından verilmiş ise söz konusu cezalar,
muhasebe yetkilisi mutemetleri ve muhasebe birimleri (merkez muhasebe birimi,
mal müdürlükleri ve defterdarlık muhasebe müdürlükleri) vasıtasıyla tahsil
edilecektir. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bankalar aracılığı ile
tahsilat yetkisi bulunması halinde bu idarelerin banka hesaplarına da ödeme
yapılacaktır.
Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve
5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince
verilen idari para cezaları ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu,
4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna
göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi
mutemetlerine ve vergi dairelerine veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi
bulunan bankalara ya da posta idaresine ödenecektir.
İdari yaptırım kararları 5018 sayılı
Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli kamu idareleri, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından
verilen ve genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezaları, bu
idarelerin ilgili muhasebe birimlerine veya görevlendirilen personeline ya da
banka hesaplarına ödenebilecektir.
Gerek 5326 sayılı Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce gerekse bu Kanunda değişiklik yapan 5560 sayılı Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan düzenlemeler nedeniyle kanuni ödeme
süresi içinde vergi dairelerine ödenen para cezaları, bu bölümün üçüncü
paragrafında belirtilenler hariç olmak üzere, bundan böyle kanuni ödeme süresi
ve kararın kesinleşmesi süresi içerisinde idari yaptırım kararı veren idarelere
ödenecektir.
b) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Sonra Ödeme Yeri
İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi
üzerine ödemeler, ilgili vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya
vergi dairelerine yapılacaktır.
Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde
ödenmeyen idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini müteakip
tahsil için; borçlu gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya
iş merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi
bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine
gönderilecektir. Ancak, 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan
kamu idarelerince verilen ve ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen
idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları ise kararların
kesinleşmesini müteakip tahsil için borçlunun gelir veya kurumlar vergisi
yönünden bağlı olduğu vergi dairesine gönderilecektir.
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre
tahsil edilmek üzere vergi dairesine gönderilen idari para cezalarına karşılık
idarelerce tahsilat yapılmayacaktır. Ancak, tahsil edilmek üzere vergi
dairelerine gönderilmiş olan idari para cezalarına yönelik tahsilat yapılması
halinde, önceden gönderilen idari yaptırım kararı ile ilgisi sağlanmak
suretiyle tahsil edilen tutarlar vergi dairesine bildirilecektir.
İdari yaptırım kararı veren idareler,
kanuni ödeme süresi içerisinde ya da kararların kesinleşmesinden önce
yaptıkları tahsilatların dayanağı olan idari para cezası
kararlarını/tutanaklarını vergi dairelerine göndermeyeceklerdir.
4 - İndirim Uygulaması
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin
(6) numaralı fıkrasında “Kabahat dolayısıyla idari para cezası veren kamu
görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi
gerçekleştirir. İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen
kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı
kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.” hükmü yer almaktadır.
Anılan hüküm ile yapılan düzenleme;
1 - İdari para cezasını veren kamu
görevlisine, para cezasının verildiği anda ödeyen kişilerin yaptığı ödemelerde
indirim uygulanacağı,
2 - İdari para cezasını kanun yoluna
başvurmadan önce ödeyen kişilerin indirim hakkından yararlanacağı,
yönündedir.
İdari para cezasının indirimli olarak
ödenebilmesi için ödemenin kanun yoluna başvurmadan önce yapılması zorunlu
olduğundan, indirim;
- kanun yolu 5326 sayılı Kanunda
düzenlenen hükümlere göre belirlendiği hallerde idari yaptırım kararının tebliğ
tarihinden itibaren geçecek 15 günlük başvuru süresi, mahkemeler tarafından
verilen idari yaptırım kararlarında ise kararın tebliğ tarihinden itibaren
geçecek 7 günlük itiraz süresi,
- kanun yolu 5560 sayılı Kanunla değişik
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendi hükmü uyarınca idari para cezasının düzenlendiği kanundaki kanun yolu
olması halinde, bu kanunlarda yer alan dava açma süresi,
içinde yapılacak ödemelere
uygulanacaktır.
Bununla birlikte, idari para cezalarının
düzenlendiği kanunlarda 7 gün, 15 gün, 30 gün gibi ödeme süreleri bulunmakta,
ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı
Kanunun 37 nci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde
ödenmektedir.
Peşin ödeme indirimi, amme alacağının
kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanamayacağından, dava açma süresinden
daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde
yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır.
(10) Buna karşın, kanuni ödeme süresi dava açma süresini aşan
para cezalarında ise peşin ödeme indirimi dava açma süresi içerisinde yapılan
ödemelere uygulanacak, bu süreden sonra yapılan ödemelerde ise peşin ödeme
indirimi uygulanmayacaktır.
Örneğin, ödeme süresi ilgili
kanununda 30 gün olarak tayin edilmiş olan idari para cezasının kanun yoluna
yönelik bir düzenlemenin bulunmaması durumunda, 5326 sayılı Kabahatler Kanununa
bağlı olarak kanun yolu hükümleri uygulanacağından, peşin ödeme indirimi kanun
yoluna başvuru süresi olan 15 gün içerisinde yapılan ödemelere uygulanacaktır.
Örnekteki idari para cezasının, ilgili kanununda dava açma süresinin 60 gün
olarak tayin edilmiş olduğunun kabul edilmesi halinde, peşin ödeme indirimi,
ödeme süresi olan 30 gün içerisinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır.
İdarelerce kanuni ödeme süresi
içerisinde yapılan tahsilatlarda peşin ödeme indirimi uygulanıp uygulanmayacağı
yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tespit edilecek, tahsilat esnasında
düzenlenecek makbuzlarda idari para cezası tutarı, indirim tutarı ve tahsilat
tutarı ayrı ayrı gösterilecektir.
Peşin ödeme indirimi, idari para
cezasının tamamı üzerinden nakden veya ilgili mevzuatı gereği kabul edilmiş
olması şartıyla çekle defaten yapılacak ödemelere uygulanacak, kısmi ödemelere
uygulanmayacaktır.
5 - Taksitlendirme Uygulaması
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla
değişik 17 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında “… Kişinin
ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk
taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde
ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi
halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde hükmüne göre, taksitlendirme
başvurusu idari yaptırım kararının tebliğini müteakip kanuni ödeme süresi
içinde bu kararı veren idareye yapılacak ve talepler bu idareler tarafından
değerlendirilerek karara bağlanacaktır. Kanuni ödeme süresinden sonra yapılan
taksitlendirme başvurularının değerlendirilmeyeceği tabiidir.
Taksitlendirme talebi kabul edilen
borçlular; 4 eşit taksit halinde ve birinci taksit idari para cezasının kanuni
ödeme süresi içinde, geri kalan 3 taksiti ise idari para cezasının tebliğ
tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde idarece belirlenecek sürelerde
ödeyecektir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para
cezasının kalan kısmı muaccel hale gelecek ve tahsil için durum genel bütçeye
gelir kaydedilecek idari para cezaları için ilgili vergi dairesine
bildirilecektir. Genel bütçeye gelir kaydedilmeyen idari para cezalarında ise
muaccel hale gelen para cezasının ilgili kanunlar uyarınca tahsile yetkili
mercilerce takip ve tahsil işlemlerine başlanacaktır.
Tebliğin III/C bölümünde açıklandığı
gibi, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının 6183
sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari
yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir.
Taksitlendirme uygulaması kanun yoluna
başvuruyu engellememektedir. Dolayısıyla, taksitlendirilen idari para
cezası hakkında dava da açılmış ve yargılama sürecinde ödenmesi gereken
taksitlerin süresinde veya tam olarak ödenmemiş olması halinde, ödenmemiş olan
bu taksit tutarlarının muaccel hale geldiği gerekçesiyle takip işlemlerine
başlanılmasına, idari yaptırım kararı kesinleşmediğinden, kanunen imkan
bulunmamaktadır. Ancak, borçlu tarafından rızaen ödeme yapılabileceği tabiidir.
Dava sürecinin bir yıllık taksitlendirme
süresinden fazla olması halinde idarece verilecek bir yıllık süre geçersiz
sayılacaktır.
Dava sürecinin idarece verilen taksitlendirme
süresinden az olması halinde ise dava sürecinde ödenmeyen taksit tutarlarının,
ödeme süresi gelmemiş taksit veya taksitler ile birlikte geri kalan taksit
ödeme süreleri içerisinde eşit tutarlar halinde ödenmesine müsaade edilecektir.
Bu durumda da taksitlerin süresinde ödenmesi şartı aranılacak, taksitlerin
zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmının
takip ve tahsiline başlanılacaktır.
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir
kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve
tahsilinde idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan
hükümler saklı kalmak kaydıyla, idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını
aramamaktadır. Bu durumda, kanun yoluna başvurulmuş olması idari para cezasının
takibini etkilemediğinden, taksitlendirilen idari para cezasının taksitlerinin
tam ve zamanında ödenmemesi halinde alacağın muaccel hale geleceği ve takip
edilebileceği tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesine
göre yapılacak taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi aranılmayacaktır.
Ancak, bu maddeye göre yapılan
taksitlendirmeler, cebren takip ve tahsil muamelesini durduran nitelik
taşımakla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda yer alan ek
mali yükümlülükleri kaldırmadığından, kanuni ödeme süresinde ödenmeyen idari
para cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmemesine, dava açılıp
açılmadığına bakılmaksızın ilgili kanununda öngörülen ek mali yükümlülüğün
uygulanması ve tahsili gerekmektedir.
E - Genel Bütçeye Gelir Kaydedilmesi Gereken İdari Para Cezasını
Tahsil Eden Kamu Tüzel Kişileri Tarafından Tahsil Edilen Tutarların Hazine
Hesaplarına Aktarılması
İdari yaptırım kararı uygulayarak kanuni
ödeme süresi ya da kararların kesinleşme süresi içerisinde tahsilat yapan genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri, tahsil ettikleri idari para cezalarını bu
amaçla açılmış hesaplara bütçe geliri kaydedeceklerdir.
Genel bütçe kapsamında olan kamu
idareleri dışında kalan idareler; tahsil ettikleri idari para cezalarını,
tahsil ettikleri ayı takip eden ayın 7 nci günü, bu tarihin Resmî tatile
rastlaması halinde tatili izleyen ilk iş günü, Aralık ayı içerisinde tahsil
edilen tutarı ise bütçe yılının son iş günü, mesai saati bitimine kadar;
borçlunun vergi kimlik numarası, T.C. kimlik numarası, adı soyadı/unvanı,
tahsilat tarihi, idari para cezası tutarı, tahsilat tutarı, tahsilatın
indirimli veya taksitle yapılması halinde bu durumu belirtir şerh ve tutar,
tahsilata konu makbuzların seri sıra numaraları, tahsilat sırasında ek mali
yükümlülük tahsil edilmiş ise bu tutar, ayrı ayrı belirtilmek suretiyle
düzenlenecek listeler ile idarenin bulunduğu yerde; tek vergi dairesi varsa bu
vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa süreksiz vergileri tahsil
etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaktır. Bu idareler söz konusu
tutarları nakden ödeyebilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C. Ziraat Bankası
nezdindeki saymanlık hesabına da vergi tahsil alındısı karşılığında
ödeyebileceklerdir.
Anılan idareler bu Tebliğde belirtilen
sürelerde tahsil ettikleri tutarı, Hazine hesaplarına aktarmadıkları takdirde,
haklarında yapılacak cezai kovuşturma dışında süresinde aktarılmayan tutar,
6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile
birlikte anılan Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip
ve tahsil edilecektir.
IV - MAHKEMELER VE CUMHURİYET
SAVCILARI TARAFINDAN VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI
5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde, kovuşturma
konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkemeler tarafından
idari yaptırım kararı verileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun diğer hükümleri ile
birlikte konu değerlendirildiğinde, mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına
karşı itiraz mercii, ağır ceza mahkemeleri olup mahkemeler tarafından verilen
idari para cezalarına karşı ağır ceza mahkemelerine itiraz edilmemesi veya
itiraz sonrası verilen karar üzerine kesinleşen idari yaptırım kararı, tahsil
edilmek için borçlu; gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya
iş merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi
bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine
gönderilecektir.
Mahkemeler tarafından verilen idari para
cezaları yine mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce
kovuşturmalar sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik verilecek idari para
cezalarının hükmedildiği kararlarda, idari para cezalarının düzenlendikleri
özel kanunlarda yer alan ödeme sürelerine de yer verilmesi gerekmekte, bu yönde
özel kanunlarda bir düzenlemenin yer almaması halinde ise idari para
cezalarının 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre bir ay içinde ödenmesine
yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir. Bu itibarla, mahkemeler
tarafından verilen kararlarda ödeme süresine yönelik bir hükmün yer almaması
halinde, vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden ödeme sürelerine
yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekeceği tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde
düzenlenen peşin ödeme indirimi, daha kısa ödeme süresi olmaması koşuluyla
mahkeme kararına karşı itiraz süresi olan 7 gün içinde yapılacak ödemelere
uygulanacak; taksitlendirme uygulaması ise mahkeme kararında yer aldığı takdirde,
yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tayin edilen ödeme süresi içerisinde
yapılan başvuru üzerine tahsilatla görevli vergi dairelerince yapılacaktır.
Ancak, bu taksitlendirmenin 6183 sayılı
Kanunun 48 inci maddesi ile ilgisi bulunmadığından vergi dairelerince 5326
sayılı Kanuna göre yapılan taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi
alınmayacağı tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde
ise Cumhuriyet Savcısının; Kanunda açıkça hüküm bulunması halinde bir kabahat
dolayısıyla idari yaptırıma karar verme yetkisi bulunduğu düzenlenmiştir.
Cumhuriyet Savcıları tarafından verilen
idari para cezaları, bu Tebliğin III’üncü bölümünde açıklanan esaslar
çerçevesinde işleme tabi tutulacak, ancak bu idari para cezalarının ödeme
süresi, ödeme yeri ve taksitlendirilmesi işlemleri ise bu bölümde yer alan
açıklamalara göre belirlenecektir.
V - İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİL
ZAMANAŞIMI
6183 sayılı Kanunun 102 nci maddesinde
“Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı
başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para
cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen
yapacağı ödemeler kabul olunur.” hükmü yer almaktadır.
5326 sayılı Kanunun “Yerine getirme
zamanaşımı” başlıklı 21 inci maddesinde ise;
“(1) Yerine getirme zamanaşımının
dolması halinde idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine
ilişkin karar artık yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla
idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi,
b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla
idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,
c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla
idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört,
d) Onbin Türk Lirasından az idarî para
cezasına karar verilmesi halinde üç,
Yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine
ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kararın
kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî
yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi
halinde zamanaşımı işlemez.” hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümler birlikte
değerlendirildiğinde, Kabahatler Kanunu kapsamındaki idari para cezalarının
tahsil zamanaşımı süresi, Kanunun 21 inci maddesine göre tespit edilecektir.
Ancak, 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104
üncü maddelerinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil
zamanaşımının işlememesi halleri ayrıca dikkate alınacaktır.
5326 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin
(5) numaralı fıkrasında yer alan “Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın
yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde
zamanaşımı işlemez.” hükmü, idari para cezalarının kesinleşme sürecinde geçen
sürenin zamanaşımını durduran bir neden olarak düzenlendiğinden, bu hükmün de
tahsil zamanaşımının işlemeyeceği haller olarak dikkate alınması gerektiği
tabiidir.
Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanun
kapsamında takip ve tahsil edilmemekle birlikte 5326 sayılı Kanun hükümlerine
tabi idari para cezaları hakkında da anılan Kanunun 21 inci maddesinde
düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
VI - VERGİ DAİRELERİNCE YAPILACAK
İŞLEMLER
1) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezası uygulayan
idarelerce, kanuni ödeme sürelerinde ya da kesinleşme süresi içerisinde tahsil
edilemeyen ve kesinleşen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım
kararlarının, 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere görevli
vergi dairelerine gönderilmesi üzerine vergi dairelerince;
- İdari yaptırım kararının kesinleşip
kesinleşmediği kontrol edilmesi, kesinleşmeden önce tahsil için intikal
ettirilmiş kararlar bulunması halinde, bu kararların işleme alınmayarak ilgili
idareye geri gönderilmesi,
- İdari para cezalarının takibine, 6183
sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliğiyle
başlanılması,
gerekmektedir.
2) İdari yaptırım kararının kesinleşme tarihi, idari para cezasının
zamanaşımının başlangıç tarihi olduğundan, kesinleşme tarihi vergi dairesi
kayıtlarında ayrıca izlenecektir.
3) Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III)
sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para cezaları ile 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539
sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre
verilen idari para cezalarının tebliği, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre
ilgili mercilerce yapılacaktır.
Söz konusu cezaların, peşin ödeme
indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, cezanın verildiği anda
kamu görevlisine yapılacak ödemelerdeki indirim uygulamasının yanı sıra, vergi
dairelerine ve vergi daireleri adına tahsilata yetkili bankalara ve postanelere
yapılan ödemelerde de bu Tebliğin III/D-4 bölümünde yapılan açıklamalar
çerçevesinde peşin ödeme indirimi uygulanacaktır.
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari
para cezalarının peşin ödeme indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi
halinde, indirimin geçiş ücreti hariç idari para cezası tutarına uygulanmasına
özellikle dikkat edilecektir.
5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme
talebi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma
Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanuna göre verilen idari para cezaları için ilgili vergi dairesine yapılacak
ve talep vergi dairesince sonuçlandırılacaktır. Taksitlendirme uygulamasında bu
Tebliğin III/D-5 bölümünde yapılan açıklamalara uyulacaktır.
4) Vergi daireleri idari para cezalarının tamamını tahsil ettikleri
tarihten itibaren bir ay içinde durumu ilgili idarelere bildireceklerdir.
VII - RED VE İADE İŞLEMLERİ
Tahsil edilmiş idari para cezalarının
herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, red ve iade işlemleri; genel
bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yaptığı tahsilatlarda, tahsilatı yapan
muhasebe birimi tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari para
cezalarında ise idarenin, para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından
yerine getirilecektir.
Diğer taraftan, idari para cezalarının
Hazine hesaplarına aktarılmadan önce iade edilmesinin gerektiği durumlarda, red
ve iade işlemlerinin tahsilatı yapan idareler tarafından yerine getirileceği
tabiidir.
Genel bütçeye gelir kaydedilmesi
gerekmeyen idari para cezalarının her hangi bir sebeple red ve iadesi gerektiği
takdirde, iade işlemlerinin ilgili kurumlarca yapılması gerekmektedir.
VIII - ÖLÜM HALİNDE İDARİ PARA
CEZALARI HAKKINDA YAPILACAK İŞLEMLER
Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli
ve idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip
edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nın 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında
“Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır.
Anayasanın bu hükmü ile şahısların
işledikleri idari veya adli suçlara istinaden gerek adli gerekse idari merciler
tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi
gerektiği hüküm altına alınmaktadır.
Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve
25611 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
“Ceza sorumluluğunun şahsîliği” başlıklı
20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında “(1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse
başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” hükmü,
“Sanığın veya hükümlünün ölümü” başlıklı
64 üncü maddesinde de “(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine
karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî
menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz
infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve
yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm,
infaz olunur.” hükmü,
yer almaktadır.
Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza
Kanununun 96 ncı maddesinde de 5237 sayılı
Kanunun 64 üncü maddesine paralel hüküm yer almakta idi.
Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi
hükmü ile mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
yer verilen hükümler nedeniyle, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler
tarafından verilen adli para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi
gerekmektedir. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden
önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve
eşyalar gerek terekeden gerekse mirasçılardan aranılacaktır.
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci
maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, çeşitli kanunlardaki hükümlere
dayanılarak tatbik edilmesi öngörülen ve idarelerin düzenleme yapma ve ceza
verme yetkileri gereğince verilen idari para cezalarının, özel kanunlarda
belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların kesinleşmesi halinde, takip ve
tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun çerçevesinde yerine getirileceği hüküm
altına alınmıştır.
İdari para cezalarının düzenlendiği özel
kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının
mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir
hüküm bulunmaması koşuluyla, Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen
“Cezaların Şahsiliği” ilkesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden
vazgeçilmesi icap etmektedir.
Örneğin, trafik para cezalarının
düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda, trafik para cezası verilen
amme borçlusunun ölümü halinde bu amme alacağının mirası reddetmemiş
mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme
bulunmadığından, kendisine trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü
halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin tahsilinden
vazgeçilecektir.
Tüzel kişilere yönelik olarak verilen
adli veya idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil
edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre sorumlu tutulan
ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişilik
muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların
takibine devam edilecektir.
IX - DİĞER HUSUSLAR
1 - 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 5560 sayılı Kanunla değişmeden
önceki hükmünde, idari para cezasının Devlet hazinesine ödeneceği (genel
bütçeye gelir kaydedileceği) ve tahsilata yetkili merciin Maliye Bakanlığına
bağlı tahsil dairelerinin olduğu yönünde düzenleme yer almaktaydı.
5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunun
17 nci maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, idari para cezalarının gelir
kaydı, tahsil usulü ve tahsile yetkili merci, idari para cezasını veren kamu
idaresi, bütçeler ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlar esas alınarak
belirleneceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
5326 sayılı Kanunun genel usul kanunu
olması ve 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin de usul hükümlerine
ilişkin olması dikkate alındığında, 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği
19/12/2006 tarihi itibarıyla;
- Tahsil edilmiş olan ve 19/12/2006
tarihinden önce de genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para
cezalarının, genel bütçeye gelir kaydedilmesi,
- Takip işlemlerine başlanıldığı halde
tahsil edilememiş olan idari para cezaları tahsil edildikten sonra, 5560 sayılı
Kanunla yapılan değişikliğe bağlı olarak ilgili bütçeye gelir kaydedilmesi,
- Tahsile yetkili mercii değişen idari
para cezalarının;
a) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmış olanların takip ve tahsiline
takibi başlatan idare tarafından devam edilmesi,
b) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmamış olanların ise yetkili kılınan
idarelere gönderilmesi,
gerekmektedir.
2 – 16/12/2005 tarihli ve 26025 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği, bu Tebliğin yayımı ile
yürürlükten kaldırılmıştır.
Tebliğ olunur.